top of page

Hayallerimizi Süsleyen Hikayeler Böyle Olmak Zorunda Değil!

"Onlar yalnızca kendi hayatlarını kendi istedikleri biçimde yaşamak istediler. Oysa bize masal diye anlatılan, beyaz atlı prenslere muhtaç bırakılmış ve tek çare olarak bir erkeğin onları kurtarmasını bekleyen prenseslerdi. Hepsi ya esir alındı ya zehirlendi, gün sonunda onların imdadına yetişen yine bir erkek oldu."


Küçük yaşlardan itibaren, bizlere sürekli anlatılan masallarda bile mağdur kadınlar yaratarak aslında bize empoze edilen şeyler ne? Gelin bize anlatılan bu masum olmayan masalların önce kısa özetlerini okuyalım, ardından asıl anlatılmak istenen şey neymiş inceleyelim.



Rapunzel: Yıllarca çocuk sahibi olamayan bir çift gel zaman git zaman bir gün çocuk sahibi olurlar. Kadın hamileyken komşusu olan cadının bahçesinde ki güzeller güzel marula gözü takılır ve kocasına 'Ya bu marulu yerim ya da ölürüm' der. Kocası da cadının duvarına tırmanır ve marulu alıp hamile karısına getirir. Buna sinirlenen cadı, hamile kadın doğum yapınca ceza olarak bebeği alır büyütür ve on iki yaşına gelince onu kuleye hapseder. Falan filan sonrasını zaten hepimiz biliyoruz. Prens gelir Rapunzel çok mutlu olur ve prens onu kurtarır. Masalımız mutlu sonla biter..




Cinderella: Bir kızı olan adam, ikinci kez evlenir ve evlendiği kadının da iki kızı vardır. Üvey anne, baba ve 3 kız birlikte yaşamaya başlarlar. Üvey anne ile kız kardeşler adamın kızına kötü davranırlar. Bir gün külkedisi evde temizlik yaparken tavan arasındaki farenin arkadaşlarıyla sarayda ki balo hakkında ki konuşmasını duyar. Külkedisi bu baloya gitmeyi çok ister ama giyecek kıyafeti yoktur. O sırada peri belirir ve geri kalan kısmı biliyorsunuz. 12 ye kadar kabağa dönüşmeden dönmesi gerek falan.. Sonra balo sahibi prens külkedisinin peşine düşer ona ayakkabısını giydirir ve evlenirler.

Pamuk Prenses: Kötü kalpli kraliçe kendisinden daha güzel olan Pamuk Prenses'in öldürülmesini ister. Saraydan kaçan Pamuk Prenses ormanda yedi cücenin evini bulur ve onlarla yaşamaya başlar. Ama Kraliçe, Prenses'in peşini bırakmaz. Yedi cücelere sığınan Pamuk Prensesin kapısını bir gün kraliçe çalar ona kırmızı güzel bir elma verir ve bunu ısıran Pamuk Prenses uykuya dalar ve uyanamaz. Cüceler onun haline üzülürler ve tabuta koyup gömmeye hazırlanırken oradan bir prens geçer. Prensesin cansız hali hoşuna gider ve onu sarayına götürmeye karar verir. Ama götürmeden önce Pamuk Prensese ufak bir öpücük kondurur. Tam o esnada büyü bozulur ve pamuk prenses gözünü açar. Evlenirler, mutlu mesut yaşarlar. Kraliçe de hasedinden çatlar.

PEKİ YA ASLINDA OLAYLAR BUNDAN İBARET DEĞİLSE!

Masallarda anlatılanların aksine, Rapunzel bir erkek istemedi. Özgürlüğüne kavuşup normal bir hayat yaşamak istedi. Cinderella bir erkek istemedi. O gece süslenerek baloya katılmak istedi. Pamuk Prenses bir erkek istemedi. Her yetişkin gibi kendi evine çıkmak istedi.

"Onlar yalnızca kendi hayatlarını kendi istedikleri biçimde yaşamak istediler. Oysa bize masal diye anlatılan, beyaz atlı prenslere muhtaç bırakılmış ve tek çare olarak bir erkeğin onları kurtarmasını bekleyen prenseslerdi. Hepsi ya esir alındı ya zehirlendi, gün sonunda onların imdadına yetişen yine bir erkek oldu."


Hayallerimizi süsleyen hikayeler böyle olmak zorunda değil! Cinderella hiçbir erkek hayatına girmeden o gece baloya gidebilirdi, Pamuk Prenses tek başına yaşayarak da tehlikelerden korunabilirdi. Prenseslerin, hayatlarında bir erkek olmadan da baş kahraman oldukları, kendi kararlarını özgürce alabildikleri bir dünya kurana kadar mücadele edeceğiz! (instagram.com/kiz_basina)



Comments


bottom of page